3 Ocak 2011

Ne garip...

Hayatta okuyacak-yazacak, görülecek-eğlenilecek, konuşacak-dinlenecek, kısacası tecrübe edilecek ne kadar çok şey var. Hepsini toplayınca elde var birikim, birikim, birikim; eşittir yaşam tecrübesi. Sermaye gibi bütün bu yaşanmışlıklar, anılara karışan yüzler, sözler, durumlar. Ben hayatımın yettiği kadarını geçmişte yazılıp çizilen, daha doğrusu kaydedilen bilgilere ayırsam da yine tatmin olmuş olmayacağım gibi geliyor. O kadar çok ki bilgi birikimi! Küçük küçük bilgiciklerle de yetinmek istemiyorum işin doğrusu. Bütün o büyük düşünürlerin, antik zaman mitolojilerinin, dini kitapların, sosyal alanda yeni ufuklar açmış figürlerin ve nihayetinde günümüzdeki etkisini sürdüren akımların belli başlı örneklerinin hepsine göz gezdirmek, bunların hepsini tanımak, ve böylece kendimi geliştirmek istiyorum. Kendimi yetersiz buluyorum.

Elimden ne gelir ki düşünüyorum büyük ümitlerimi düşündükçe. Ne mezun olacağım dal, ne yapacağım meslek bana ailemin şu ana kadar bana sağladığı rahatlığı sağlamayacak. Eğitim-öğretim delisi olup çıktım. Üniversitede öğrenciliğe->öğretim üyeliğine->....->profesörlüğe geldiğimde dahi kendimi gerçekleştirmiş olamayabilirim. Nihayetinde bir hocamızın da derslerde kullandığı burjuva tanımındaki Don Kişot örneğine paralel bir yönde ilerlediğimi düşünüyorum. Ama bundan korkmuyorum. "Don Kişot aklını kitaplarla kaybetmiş bir adamdır" diye anlatır hocamız. Don Kişot'u bile tam olarak okumadığımı sanırım burada itiraf etmeliyim. Ne yazık ki klasikleri ergenliğimde bana tavsiye edildiği gibi okumadım. Vaktim mi yoktu yoksa popüler kültürün dayattığı eserlerle boğuşmaktan mı buna fırsat bulamadım, bilemiyorum. Esasında lisemde oldukça damardan Shakespeare okumuşluğum var ama geç dönem Eski İngilizcesi örneği tek bir yazarı okumak kime yeter, neye yeter Allah aşkına?

Bugünlerde bir Orhan Pamuk merakıdır sardı beni, ne yalan söyleyeyim. Adamın dokuz romanı, bir film senaryosu ve makalelerini topladığı üç kitabı var. Nobel ödülünün bahsini açmıyorum bile. Filmi izledim. Romanlarından beşini okudum, iki tanesi daha yılbaşı hediyesi olarak geldi. Önümüzdeki yıl boyunca umarım kalan dört romanı bitireceğim. Makalelerine henüz sıra gelememekte. En azından bir yazarın bütün eserlerini okumuş olmakla kendimi avutabileyim. Bu şekilde düşünüyorum. Ayrıca Pamuk'un romanlarında ne kadar geniş bir bilgi birikimine sahip olduğuna her şaşırışımda kendimden de benzer bir çaba bekliyorum ama yine de kendimi geç kalmış olma muzdaripliğinden kurtaramıyorum. Çünkü ilk romanına benim yaşımda başlamış! Dört yıl sürmüş yazması belki ama yine de anlayabiliyorum ki kendinden bir beklentisi varmış tam benim yaşımda. Bu yüzden kendi kendime yeni ve daha önce yapılmadığını düşündüğüm bir projeye başladım. Toplamda 1300 kelime yazmış bulunmaktayım. Evet, Pamuk'unki gibi postmodern bir yapısı olduğuna kendimi ikna ettim. Sonunda Don Kişot gibi aklımı kaybedebileceğimi de biliyorum çünkü yazıma şizofrenik bir başlangıç yaptım. Sonu hayrola!