21 Eylül 2010

Pasif Yalancı - IX

“O zaman,” dedim, “söyle bana sence şimdi ne düşünüyor bu ikisi?” Timuçin hiç düşünmeden,

“ 'Acaba nasıl görünüyorum?' diyorlardır. Bilirsin, çantaları, kıyafetleri, her şeyleri takım olmalı. Bazen makyaj da yaparlar, sırf güzel gözükmek için erkeklere.” Yanılıyordu! Ayça’yı bir kez bile kalem çekerken görmemiştim. Sınıftaki diğer kızlar abartılı abartılı rimeller, yanaklarına allıklar sürerlerdi. Bir de dudaklarını ıslak gösteren rujlar var, onları boca ederlerdi. Okula mı geliyorsun, partiye mi gidiyorsun belli değil. Her kız böyle takıntılı mıdır dış görünüşü konusunda? Timuçin’e dedim ki,

“Yok canım, öyle düşünseler bak kıyafetlerini çekiştirirlerdi. Öyle bir halleri yok. Bence bahar havasını ve okulda olmamanın verdiği rahatlığın tadını çıkarıyorlar.” Belki ben de yanılıyordum. Demin ne konuştuklarını duymamıştım. Sadece deminden beri sessiz kalan Ali öğrenebilirdi deminki dedikodunun iç yüzünü çünkü Sinem’le aralarından su sızmazdı. Demek ki Ali bu oyunda önemli bir taştı.

“Ali,” dedim, “sorsana kızlara demin ne düşünüyorlarmış?” Ali şaşırdı. Niye kendin sormuyorsun demesini bekliyordum, demedi. Adımlarını hızlandırıp onlara yetişti ve Sinem’e sordu. Nasıl sordu bilmiyorum. Ayça arkasına döndü, bana baktı. Hayret bir şey doğrusu! Timuçin yanımda gülümsedi. Yanımızdan geçen arabaların önüne atmak istedim onu. Ayça’nın yanına koşmalı, “Bak Ayça!” demeli, “Bu Timuçin sana göz koydu! Sen benimle gel.” Kös kös yürüyordum kaldırımda.

“Güven, kendine güven artık, pasif olma!” diyordu içimdeki ses. Hiç düşünmeden, bir anda önümüzdekilere koşturdum, Ayça'nın omzundan tuttum ve,

“Özür dilerim Ayça. Şey... Bu kadar dolambaca gerek yoktu. Benimle birlikte olur musun?” diye soruverdim paldır küldür. Ayça donakaldı. Gözlerinden yaşlar süzüldü gülerken.

“Hiç sormayacaksın sanmıştım!” dedi ve kollarını boynuma sardı. Ne Sinem, ne Ali, ne de Timuçin şahit olduklarından hiçbir şey anlamadılar. Bense olanlara inanamıyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder