18 Aralık 2009

Pasif Yalancı - V

“Daha önce yanında gitar çalan olmadı mı?” diye soracak oldum çalmayı bırakıp,

“Sus,” dedi, “devam et çalmaya, ara verme.” Onun isteğine uydum ve şarkının girişini tamamladım. Ben konsantre olmuş bir şekilde tellere ve önümdeki kâğıda bakıp parmaklarımı ayarlamaya çalışıyordum. Arada bir de ona bakıyordum. Hep parmaklarıma bakıyordu merakla, nasıl yapıyorum bu işi diye. Birkaç dakika sonra artık parmaklarıma değil de yüzüme baktığını fark ettim. Göz göze gelince hemen başını eğdi, yine gitara bakmaya başladı. Utanmış mıydı? Kendimi tutamayıp gülmüştüm. Durumumuz komik gelmişti. Ona komik gelmemiş olacak ki gülmemişti. Alınmamıştı da. Ama her ne olduysa, kafasındaki imajım o gitarla değişmiş olmalıydı. Demek ki şimdi ağzımı aramasının sebebi buydu. Yandık, dedim içimden. Ne bir tecrübe, ne bir güzel söz. Zaten kırmışız kızı, yalan söylemişiz gırgıra vurup. Ne yapacaktım?

Ayça, benim düşünceli düşünceli gökyüzüne baktığımı görünce herhalde dershanedeki hayali kızı düşündüğümü sanıp Timuçin’e çevirmişti güzel yüzünü. Onların arasında hep bir mesafe vardı. Timuçin’e Ayça’yı bırakmak, kurda kuzuyu teslim etmek olurdu. Dayanamadım, ben de ne konuşuyorlarsa katılmaya karar verdim. Ayça da sağlıklı yaşama taraftarıydı ve Timuçin’e niçin sigaraya başladığını soruyordu. Timuçin ise,

“Bizim arkadaşların yanında tek içmeyen bendim, bir gün ben de deneyeyim dedim, hep beraber zevk alırız diye. O günden sonra onlarla ne zaman buluşsak içer oldum. Sadece onlarlayken zevki çıkıyordu. Sonra baktım ki pek bir zararı yok, onlar olmadan da içmeye başladım geçenlerde.”
“Ne kadar da zararsızmış canım…” dedim alay ederek. Ayça da,

“Gökhan’a katılıyorum Timuçin. Hiç araştırdın mı vücuduna neler yaptığını?” Timuçin azarlanmaktan hoşlanmayan şımarık bir çocuk gibi kaşlarını çattı ve,

“Size ne bundan? Zevk benim, ciğer benim. Zaten attın denize güzelim yeni paketi, bir de nasihat ediyorsunuz.” Amma da gerilmiş çocuk. Benim yüzümden oldu bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder