25 Ekim 2009

Fırıldak - IV. Bölüm

Hattın ucunda, “Anne rüzgâr ters yönden esmeye başladı; Bülent'le ayrılmaya karar verdik.” diyen kızım için içim burkuldu. Neden diye soramadım. Kabullendim hemen. Dağılan bir aile, ayrı anne baba çocuğu kötü etkileyecekti. Ama zamane çocukları çabuk alışırdı. Yanılıyor muydum acaba?..

Kendimi araştırmalarıma verdim çoktandır. Oya'nın belki de en çok ilgiye ihtiyaç duyduğu dönemdi, peki ya benimle kim ilgilenecekti? Başkalarına muhtaç olmadan kendi kendime dimdik durmayı öğrenmeliydim. Hayat devam ediyordu nasıl olsa, yaşıyordum tek başıma...

Bugün okulun ilk günüydü ve kimseyi tanımıyordum. Aslında kimse kimseyi tanımıyordu. Hepimiz birer serseri mayıncasına bir o amfiye bir bu dersliğe koşturup duruyorduk. Her seferinde yanımda bir başkası oturuyordu. Buna hiç alışık değildim. Yine de umudum vardı: zamanla yeni dostluklar kuracağıma inandım...

Kâğıtları boya boya bitmedi bir türlü. Dört kâğıtla mı yapmalıydı fırıldağı yoksa daha fazla mı? Kırmızı yaptım birini, mavi diğerini, şimdi sarıyı boyuyordum. Sanırım dört renk yetecekti. Ayşe'nin fırıldağında hangi renkler vardı? Hem dört renk yeterdi benim gibi bir sabırsıza...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder