22 Ekim 2009

Fırıldak - III. Bölüm

Annem dedi ki, “Yaratıcılığını kullan, fırıldak istiyorsun madem kendin yap.” Galiba haklıydı. Boyalarım ve kâğıtlarım evde hazırda vardı. Sadece boyamam gerekiyordu. Belki bana bir ara pamuk helva alır da onun sopasına takarım fırıldağı. Fır fır da fır fır, fırıl fırıl fırıl!..

Evin içinde döndüm durdum bütün gün, biraz melankoli içinde. Ne ders yapasım vardı ne de ev işine yardım edesim. Yemeği tek başına yaptığı için annem kızdı. Ona da bağrındım durup dururken. Neymiş efendim tüm gün çalıştıktan sonra eve yorgun dönüyormuş. Benim görevim mi yemek yapmak?.. Onun görevi mi? Ne görevi Allah aşkına?!

Anlamıyorum ergenleri neden böyle kendilerinin baş tacı edilmiş zannediyorlar? Yardımlaşmayı ben mi öğretemedim yoksa çevre faktörü mü tetikledi bu tür davranışları? Aile bütünlüğünü sağlayamamak da etkilemiş olabilir. Keşke geleceği düşünebilip güvenmeseydim eşime bu kadar, pardon eski eşime...

“Eşitlik kavramını hâlâ var olan ilkel kabilelerde görebiliyoruz, fakat ne yazık ki tarım devrimiyle toplumda sınıflar oluşmaya başladı.” Emekli olalı kaç yıl oldu ama antropolojiye giriş dersi verirken kullandığım cümlemi hatırlıyorum. Nöroloğa gitmeme gerek kalmadı. Dışarıda oynayan çocuklar gelişmiş toplumun birer parçası ve elbette rekabet küçük yaşta giriyor hayatlarına. Telefon mu çalıyordu içeride ne?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder