20 Ekim 2009

Fırıldak - II. Bölüm

Fırıldağı ilk eline alıp sokak boyunca koşturan Ali'ydi ve hepimiz ona bakakalmıştık. Galiba babası bir oyuncakçıdan almış ona. Ne kadar kıskandım anlatamam! Ertesi gün bir de baktık ki Elif Ali'ninkinden daha büyük bir fırıldakla çıkagelmez mi? Ama o buna fırıldak değil, rüzgârgülü diyordu. Ben ilk öğrendiğim kelimeyle tutturdum anneme: İlle de fırıldak isterim, ille de isterim! Bu sefer istediğimi almadı...

Çok ağladım; erkek arkadaşım bu gece beni almadı kapının önünden. Yüzümdeki bütün makyajı hırçınca sildim elimin tersiyle. Yeni bluzum hep siyah oldu rimellerden, hem de ıslandı gözyaşlarımdan. Kendi omzumda ağlamış gibi oldum. Neden gelmedi?!..

Çocuk büyütmek ne zor işmiş canım. Onunla uğraşmaktan kendime, işime vakit ayıramaz oldum. Vızıl vızıl ağlar istediği olmayınca. Sanki suçlu benmişim gibi bana da çatar. Elimden gelmiyor bazı şeyler, para kazanamıyordum yeterince. Bir başıma ev geçindirmek zormuş. Belki iki kişi olsaydık yine...

Kimi çocukların diğerleri üzerinde üstünlük kurması ezelden beri insanın doğasında olan bir şey. Yok yok yanılıyorum. Hay Allah, o kadar eğitime rağmen yaşlılık eski bilgilerimi unutturuyor. Bir nöroloğa gitmeli, unutkanlık başlıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder